17 Aralık 2014 Çarşamba

teras



        SEN ilk sevgilim en sevdiğim üstünde üstün olmadan, kabuklarımı deldiğim kutsalım.özledim.
dostsuz bulduğum dostla dolduğum gride yeşili bulduğum; aslına bakarsan bir yudumda yuttuğum,.tokoğlu tokum!az da olsa medite olduğum beni benle bulduğum sessiz oğlum irlandalı torunum..ALT+J
       BANA bir dünya dolusu adam ve kadın bağışlayan 3 kabin ve toplam 60 tane metre karede geçti bi ömür dolusu öpücük.sevdiğim bütün notaları bastım klarnetimde geceleri verilen resitallerimde.unutamam duvarlarına çizdiğimiz resimleri birlikte.çılgın keyiflerimizi eşsiz tecrübelerimizi unutamam.mahallemin şensuratlısı ve kapımın aşk'ı igor u da unutamam.ve köşedeki poğaçağacının müthiş lezzetini dilimden atamam.geceleri karşımda toplanan gençliğin resitalini bize biz bile veremem şuan..çok özlüyorum seni.bilemezsin...
      3 BLOK ötedeki dostumu beyin dalgasıyla uyandıran ben, bugün seni bile enerjimde boyayamam.evet aramıza yaklaşık 2.770km girdi ama aklımda milimetrelerin bile az değerde.çünkü kendimi dövmelerim hala bedenimde dostum..ve sonsuza kadar kalacaklar inanırsan eğer.bigün seni geldiğin gibi bulacağım ta ki o gün sende bulunmak istersen..
      IŞIĞINDA kaybolacağım yine.bu sefer farklı bu sefer ilk olacak!ve sen aziz dostum sen o kara delikte kaybolmadan fotonlarımı parçalayacaksın!yap bunu!çünkü ağır eleştirilerimin bir gün son bulması için yine sana ihtiyacım var.hemde en çok güzel güzlerimizin gönül eğriliklerinde buluşmamıza..senden vaz geç mi yo-rum!
      EVET seni bırakan bendim..o uçağa bindiğimde aklımda tek soru vardı ikiye yer yoktu..ama seni kalbime doğurdum.böylesi daha güzel böylesi daha akıcı.akmayı severim bilirsin..oh be dostum..özlemişim sesini.ne güzeldi verandanda tembellik..ne güzeldi yağmurun çıldırışı, ne güzeldi güvercinlerin sığınışı,onlarla paylaştığım yemeğim ve şarabım.ne güzeldi beyaz ve ne güzeldi kara..ne güzeldi deniz...

8 Aralık 2014 Pazartesi

bugün salı
ve bugün yine tartarlardan medef uman ben, başıma çöreklenen ardıçağacı gibi bir kelimenin ahenksel karmaşasını deri miğferimde incelerken buluyorum kendimi.hiç uyumamışım hiç uyanmamışım gibi sonsuz uykusuzluk uykusunda yerimi kuzeydoğu 52'30''2 seyir ederken kanserden ölüyorum ve yok oluyorum düşüşümde senin karlarında.hiç köpek evcilleştiren bir adam görmeden gidiyorum bu dünyadan.iriyarılar karanlıkta esir almış çöküşyüzümü.ve ben ahenginde resim buluyorum.ve sen susup dinliyceksin çünkü vakti zamanında seni dinledim bu denizaşırı yolculuğumuzda havuzdan çıkmayan şımarık ördek yavrularıyken benle sen.
ahırtaşlarında adım yazılı.ben ne reden geldiğini binbir celsede bitürlü bilemediğin o nun seniyim.başkalaşımın başıraklarında yazılsal tenissellerle geçen hasssasiyetin temsiliydi hani beni teselli ettiğin ehilkeyifleri?ben sonuç bulamadım hiçbir ritüelinde.
senin için hiçbirşey yapmadım evet tutki senin benim için yapmadığın kadar?ama ne var ki görünüşümü dönüşüme fırlattığımda yine senin koşan bileklerini görüyorum masanın üstüne sıkıcasıya tutunabilmiş.ben o kadar yapamazdım diyorum içimden senin artık realitenin olmadığı bu dünyada.ikili düşüncelerim sonsuzla kartezyen çarpıldığında bende orada hemen başucunda duruyordum...hatırladınmı?
ben hatırlıyorum çığlıklar atarken sen kocaman dalgalar kıyıya vuruyorlardı içimde dipsiz ve engiz.yapamazdım artık sensiz ve bensiz rüyalarını yoketmeye gelen zebellahruhlu içkıyametsi sesim.bundan gayrı bensiz salisen olmayacak geridönüşüm kutusuz bilgisayar.
uzunsal borçlarımı yazdığım kağıdı dışarıda bıraktığımı düşünürken,sesini bulduğum notalardan gayrı bahrilerine sahipolunamıyacağını telaffuz ediyorum.evet gerçekten dinlenmeliyim dediğim her an dinlenmeyi unutmayı başlasan iyi edersinli aparkatları yüzümde vurur oluyorum.şair burda ne demiş'i şimdi daha iyi anlıyorjum.
şair burda kaç kere bişey demiş daha doğru ama.silipsala yazılan satırlar ve kelimeler ne arabirleşse ortaya çıkan o kokudan korkup geri kaçan bir yoyo görüyorum vatikanda.kulağımda çok yenisel ezgilerin çığlığı ordan uzaklaşıyoruz.ve bianda köşenin biriyle karşılaşıyorum ama nasıl tam dead corner hani başka geçiş şansım yokmuştan farksız,oralarda durakalmalarıma çok seviniyorum.demekki hala yaşıyorum.
demekki surlar hala çalışıyor ve ırmaklar bu bahar da taşıp kuduracak.kuzular bi garip meliycek ve ezanlar artık duyulmuyacak.no necessarity for reminder.it only confuses your brain volume and hysteria abort the flight.flexxibilty is way more progressive, neandertal and sapiens a bit too.but what next???seriously?did you ever imagined about further evolution of human spicy:)especially philosophy of understandin life a birth complexcity talking about one fuckn volume which is fundamental and verticallerly in same line.same approach and same culture behind it.just ever imagine of percentage rise.?!?!=?!=%10
we fuckn now more percentage is real and we can obtain it as well.hey.its possible.im telling you..there are lots of fuckn things had been told to you as wrong.totally opposite of reality.to unfocus yourself from distance and put their fuckn trojan inside of your solidarity.which will be your end,but in some occasions some awaken people can define and hit back against this attacky attitude.hit for real please and hit with anorms.so WE can obtain a bit moooore energy to produce lower approach between my east and west.total awakeness will be an harmoy of 2 different cultures.1 is the manager and other one is slave.luckily we have "pilot" cultures for this example.it has and will be following in same letters my friend,because it is top secret above the uthopediacal closeups.which is historical amorphs designed by hellenistic swimming race.where is my redheaded irish?

7 Aralık 2014 Pazar

ergonomiksel kaymalarımın derin zeminindeki golf turnuvalarım tam hızıyla devam ederken ben yine seyir esnasında camı açan kozmonottan farksız,erişteleri gökyüzüne iliştiriyordum.feodal olarak nasıl güneşter isem sazlıksal olarak da bir o kadar antidinamik ve çakırfeyz olmaktan kendimi alıkoyamıyor,güneşe sırtımı verip onu kaslarımda görmeyi kesinlikle denizde ,havada ve karada gerigönderimle besliyordum.halbuki zatallerimde demirlemiş suyu, tahliye etmede olan vezirkeyf halim beni sulak buluyordu.sana birşey diyim mi diye başlıyan sensenibillerden bıkmadan usanmadan seferilik ebekliyordum.gözsel temazda suskun bileklerin karasal iklimde fazsal derinliklerde yürüdüğünü gayetbittabi anladım ama,insanoğlunun ateş çabalanmalarının dejavusu ruhumda bir an bile sayılamıyordu.sudan dikeldiğim tam da şu an,bir büyücüden farksız kendimin kristal küresine bakarken buldum kendimi bu buzgibi soğuk kağıtta.
ama sandınmıki soğurmadan uyanacaktım kana kana içerken meyvelerinin suyunu,yanarak doyacaktım gürültüne bitmeztükenmezezginde?o anda tekrar serinledi içimiz bize verilmiş ortastik başlangıçta nesillerdir çırpınan ruhların bileşkesi olarak..taşarak...yada sanarak..


seni sende bulduğum o günü hatırlıyorum ezeli dostum.sen tanımadığım değil yenilmediğimdin belki ama ben sana vu rul dum.hayır bunu senin bildiğin gibi oynamıcaz,çünkü gerçekten çok sıkılabilirim.neden bunu isteyesin ki?yoksa bilinmez şehrin de buralarda mı?ah ayağına kum olduğum dönüp de yanına konduğum..aslına sorduğum...güzü sonduğum.....işte sen bu yüzden beni bulduğun sera etkisinde sinek avladığım dükkanıma geceyarısı gelen kafası yarıklardandın şüphesizki.gördüm.....



3 Aralık 2014 Çarşamba

where you love?


saat 03.16


.rüzgar sancaklarımı yelpazesinde üfürüyor..sana dolduğum özgürlüğümle havaya fişek oluyor yarasaların göreninden ölüyorum.bu terslik ziyademde ıhlamur olurken,sen feslerininrengine azam ve muallak oluyorsun.sesimde evin olurken eşinde mendilin var..düşünemediğimgecelerinsırrındasın sen yine herkesten öte herkesten bencil.çözemediğim kalemderlerin evsiz satırlarında kahr-ı ziya oluyor,sefilliğimden yüzümü sana bakamıyorum.ey ademoğlununoğlu...sen peşinden gidemediğim yolumsun.sen ardına 3kulvel1elham okuduğumda nefer-i alemim oluyorsun.şimdi ve gelecekte..burda ve orda..sende ve bende..herşeyde...

pontusrum

denizde ahirda kumsalda ve mantarda her kosulda sonsuz izdirap ve sonsuz coskuyla karsilayacagim seni.sen nereye gidersen bende gelicem.soz.bigun karada bigun havada,dosthane bir ahirdankapiyla ahesteden hallice bir yeni cam balini hatirlatirsin bana.sepetlerinden taśarim ben yagmurlu haziran sabahlarina. .   .
biliyorum sende suanda benim gibi oluyorsun.. tekrardan her saniye..bak yine oldu. .   .b a k yine..
ikimizde ayni çapta oldugumuze gore gel seninle beraber bir gölet fabrikasi kuralim demiś babasi.torunu ne derse patlardi sahne?selam?bilemedin.ornitorenk.  .    .sefahatkarhanelerde durdurulan sosis arabalari gibi sokagin ortasinda tum ihtisamiyla dikiliyordu.anitsal bir zekasi ve cinssel bir iskelesi vardi.ismine munasir bir medeniyet seviyesinin dort haneli bandirmakyanaklisiydi.muzikte tür degistiriyordu adeta.agziyla yaptigi o seslerin altinda kendini bolca oldurmuslugunverdigidayanilmazhuzuryatiyordu.notalarda kabaran guve bocekleri gibi kanatlarini cirpistirdigi iste tam da su an; o yine dizimde cogaliyordu..en sevdigim sarkinin ezgisinde  parlak o isyan taslari..o taslarin dili olsa da konussa.denizdenkaldirim hizzada bulunmasi eserin aksak ritimde olmasini kanitlarcasina,sezilerimin esiri olanogullarindandi.gelgelelim genis bir tabana sahipti,sesinde bir hapishane vardi..konusamiyordu dogruduruzm.her seferinde iki alt notadan sarkiya giren bir halisaha oyuncusu gibi dupeduz yeniliyordu.tek bir golu yoktu. .    .
ve sonunda o a`n geldiginde;dizkapaklarinin cikardigi zangirdar ses ile ici üflenmisti.bikac milisaniye durakaladiginda esirioldugu kimyasallarin hisminda derin bir tevazu gosterisinin ardindaki feryatfigan kalelerindemirleriydi o sabah gunesin altinda asiri sicakta gokdelenlere dogru yurumektenalikonulamayantesadufi handangelmiślerogullari bulusmasinda yine de öndeki ekip baris konseptini ezberlemiśliginhatsafha derecelerindeydi(tek edit dereceleriydi-derecelerindeydi kisminda)(nonstopokumahizi=yazmahizi)


pontus rum alimlerine saygilar

2 Aralık 2014 Salı


YARMAZANADAM
ser.......sefil..... yarasalardık o gece senle ben..................
hiç       bir başarısı olmayan;hiç          bir         şey olmay a n bir a'n dan iba retlikbir do yuş varsa,bunu maksimize edilmeye programlanmışlıktanbaşka ?aslımabakarsam şaşakaldığmıbirgüzellik içimden geçiyor her nnefesthe.çolk şirin bir asabiyette kayboluyorum anlamımı çaprazlamayaçalıştığımkartezyenler gibi..ben a'n 'ın feşistiyim.senin geceleri uyuduğunsaatlerdeBEN her gece seni ve seni sevenleri sevdiğimi koruyorum.evet.sen uyurken beynimden ruhun geçiyor.kalbimde sesin atardamarla ra gömülü y o r bir batakl  k gibi.neferin oluyoruk en sessiz rüz ga'r ı m zamamd a azalıyoruz birlikte a ğırbaşlı çığraklar la .
bu ser ü v e n; ben de başlayıp ben de e v  r i lle şiyor.evrilleşemeyenlerinhepmerakuyandırdığıbir sel  a  a nın notaları gibi trombolinde yankılanıyor.ruhsal doyumun sebebiyetsiz çırpınak telleri; en harika mabedimin kulaklarını süslüyor..sen ki beni yaratmış olan, beni her a'nımda gözleyen o muazzzam rakkas....seni kutsuyorum.bu gece..şuuuu a''''''n.
evet sesimdeki gülücüğü duyuyorum!!!!ve çoğalıyor kalbinin titreşimleri...şu a'n ben içindeyimMM.MERHABA!seni tanımak büyük zevk ve ben yine çokça gelicem.seni buralarda görebilirsem bir a'nda evrim'm duruşabilir.n.
çünkü sen mer'akını gideremeyeceğinsorularsormaktankaçamayaduranademintorunu!zamamın delicesine hızı seni yıldızlardan alıpgökyüzünefırlatanmancınıklardabüyülemedimi???ç
ünkü sen zeminlerinsağlamınıseven amahep dışadönen feryatfigan ÖLÜ,sen asrın girdabında vezirlerebaş olan kudretsever kudrettaş..bunu ancak sen düşleyebilirdin.gezinebilegeldiğingecelerinsonunda sen değilmiydinhep gecelere bi gündüzüfedaederimdiyensimitintorunu.kromozomların hala sersefil ortalıkta.başlarınasıradandışıolaylargetirmekiçinçabalayantopyumaklarıgibihareketetmeyedevamediyoruz.birazdan bu satırlardan a'şkımız fışkıracak.iyi dinlen.

sevgidenfışkırakça akakçe ilişiğindeki gibi bir teğetçemberine odaklandığımızda.......... .    .      .         .




29 Kasım 2014 Cumartesi

deviş 05.58

deviş

yaşadığı yer ona başka bi hayat bırakmıyordu.ona verilen görevi yapmadan onun istediği şeylerin olmayacağını bildireli, bilinmez ve görülmez bütün lugatlardaki kuralları seyretmek yerine onlarla dans etmeye çabalamasının metanet ve riyanet bağışladığını göstermekten yorulmaya başlamıştı..
işler canlıyken dans edemezken işler solukken neler yapılabilineceğinin tamamen bir soru işareti olduğunu görmezden gelemezdi.düşünmekten yorulsa da;elle tutulur bir başarısı yoktu.düşüncelerinin çok dağınık bir yelpazede raks etmeleri, ona da fazla şans tanımıyordu.bu üstüne yapışmışlık çizilmişliği; kalbinde derin bir boşluğu doldurabilirken ona kayıtsız kalmak namümkündü.ve bu direnme işini rafa kaldırmayı düşünürken buldu kendini.çatıdaydı.bunları düşünürken  kendini apartmanın çatısında buldu.çoğu zaman böyle olurdu..bir düşünceyle uğraşırken zaman ve mekan algısını kaybeder kendini absürd yerlerde bulurdu.ama en çok doğayı severdi,doğaya en yakın hissettiği ve içini ışıkla dolduran yegane yer burasıydı özensiz bir ilgi ve betondan üretilmiş hayaller yağmuru şehrin içinde.güneşi görmecelik oynuyorlardı..saat henüz çok erkenken içeri sızmış ışık süzmeleri gibi birbirlerini çatallandıranların hissedebildiği en hızlı seyirde; karşılıksız gidilen bir yol ve aralarındaki tek fark ise açılarından ibaret etmiş bir vaziyette; şen , oldular; gözkapaklarına çarpan o ilk annesel dokunuşun gönlün en karanlık odalarını bileşkelere vuruyorlardı.aralarında sevginin yüceltisini çözebileceklerine dair bir his, o kadar uzun zamandır peşlerindeydi ki artık sırtlarındakı yeri yara yapmaktan yorulan yaşam yosunlarına benzetmişti.ölmeyecekmiş gibi yaşamanın ; bugün son gün olarak değiştirme fikri uzun zamandır kapalı kalmış bir gergedan gibi kokuyordu.
mart; hadi dedi,gidelim.saatlerdir dinlendikleri ormanda uzlarını keşfediyorlardı.derin bir ahestelik saçantozçiçeği onlara geceyi unutturmuştu ve şuanlar üzerinde, bunun haresinde olmanın hazzı katsayısından fazlaydı.birlikte oldukları zamanda sürekli mutluluk çevresinde oldukları çok nadirdi,öyle ki gagalamaktan yorulan kemikleri bile yıpranıyordu günden güneşe.sürekli dönen iki bedevinin dijital kopyalarıydı mart ile deniss.hunhar bi ikili.üstleri mütemadiyen is ve şehir kokardı.
sebepsizden doğmuşlardı saçançiçekleri merdivenlerini tohumlarıyla aşındırırken yelpazesel devişlerini tozlandırıyordu rüzğar ahuyla edayla mayayla.babayla.dayayla.dalayla.ma.

saat 15.49 ve gözümden gönlüme eşimden dilime sesimden etine anımdan zemine kardan beriye.beyinden veliye.bu bir


  deviştir!
bir pazartesi

herşey o beyaz sayfadan geldi.yaratılmış karelerin arasından derin ve soyut bir tiz sesinde buluşturdu o iki ezeli düşman ruhu.incecik çiseleyen yağmurun altında devindi sevgiye ve aşka aç o iki sessiz dede.bir çınarın altına sığınırcasına sonsuz ve karanlık bir fırtınada.ezeli ıslak, ezeli kudretli..
sesleri kesildiğinde yağmur damlalarının; onlar devirisi çok abzürd bi tınıda la minörde bir solonun peşindeydiler..bulamadıkları ise minör mü yoksa major mü devam etmesi gerektiğinde olası ama öte,dalgaboyundaki titreşimlerinin bırakabileceği duygusal seslenişlerdi diğerlerinin algılarında.herkesin içinde bir doğru olmasına rağmen onbinlerce farklı ses çıkıyordu o gün o yerde.kargaşanın tam ortasına bir sel gibi aktı  bas bariton çığlığı..sanki bütün o düşüncelerin bileşkelerini alırcasına önüne kattığı en ufak toza kadar bir harman yapıyordu .bunu nasıl yaptığından çok neden yaptığıydı ruhları gıdıklayan.çünkü sanki yaşamlardır yapmak istediğimiz ve beklediğimiz bir sanat olduğunu hissetmemek imkansızdan öte birşey değildi..

bir pazartesi  öğleni saat 3 sularında üst komşusunun düşürdüğü bir vazonun sesine; kendi ruhunda ve gerçek boyutta iki farklı evrendeki yansımalarına uyanmıştı.nefesini tutakaladursun,o ev senaryolarının en ironisiz düzenlemesinde bile kusursuz görünüyordu.terli suratı ve karışmış saçlarının arasından doğan açık o iki yay ; söylemek için çıldırdığı bir dünya olduğunu suratlarımıza dövüğordu..böyle uyanmalara karşı aşırıya kaçan tepkileri olabiliğordu.kırılma efektinin var olan en güçlü duygu oluşturucu olduğunda; sessiz güdüler kadar varoluşa yakın olabildiğinin artık bir sır olmaması gerektiğini düşündü..
hemen camdan içeri süzülen güneşe iliştirdiği gözlerini,huzurla yatıştırdı.ruhunun ona oynadığı bu sonsuz oyundan aldığı hazzı en çok sevdiği kasaya,yani içine tıkmaya çalışırken artık fazla gelen ve içeriye alınamayan o pahabiçilmez artıkları da yaradılış ile değiştokuş etmeye kararlıydı.artık o da bir günahkardı.daha çok hata yapmalıydı.. .

zihninde başlattığı bu iliksel fantaziyi hemen geliştirmeye koyuldu.perdelerini bir harekette çok yüksek bir hızla açtı.açılırken çıkan o ani ses,vazoda bulduğu aşkın kırıntısıydı onun penceresinde artık.bir an düşündü..ama hayat ona hep tohum ve toprak hikayeleri anlatmıştı.bu şişe hikayelerine alışık değildi.ama bir mesaj olduğunu keşfettiği an; o bir daha artık hiç eskisi gibi olmayacaktı.bundan artık emindi..içinde garip bir duygusuzluk mutluluğu vardı alacakaranlık vaktinde çarpılmış yakamoz balıklarının sırtsal yüzgeçlerindeki derin dalga boyutlarının irice kıyımlanması gibi semerdenfırlarcası seyirde olan ironsiz deniz aslanlarına benzetilebilirdi gayet de.ama aslolan aşkolduğuydu.koşulmayan yoluydu,derinde gezmeden, derine dokunmuyuydu , ateş bulurmuyuydu yook.herkes herşey,herşey herkes mi oldu yine bilinmedi.


-