ergonomiksel kaymalarımın derin zeminindeki golf
turnuvalarım tam hızıyla devam ederken ben yine seyir esnasında camı açan
kozmonottan farksız,erişteleri gökyüzüne iliştiriyordum.feodal olarak nasıl
güneşter isem sazlıksal olarak da bir o kadar antidinamik ve çakırfeyz olmaktan
kendimi alıkoyamıyor,güneşe sırtımı verip onu kaslarımda görmeyi kesinlikle
denizde ,havada ve karada gerigönderimle besliyordum.halbuki zatallerimde
demirlemiş suyu, tahliye etmede olan vezirkeyf halim beni sulak buluyordu.sana
birşey diyim mi diye başlıyan sensenibillerden bıkmadan usanmadan seferilik
ebekliyordum.gözsel temazda suskun bileklerin karasal iklimde fazsal
derinliklerde yürüdüğünü gayetbittabi anladım ama,insanoğlunun ateş
çabalanmalarının dejavusu ruhumda bir an bile sayılamıyordu.sudan dikeldiğim
tam da şu an,bir büyücüden farksız kendimin kristal küresine bakarken buldum
kendimi bu buzgibi soğuk kağıtta.
ama sandınmıki soğurmadan uyanacaktım
kana kana içerken meyvelerinin suyunu,yanarak doyacaktım gürültüne
bitmeztükenmezezginde?o anda tekrar serinledi içimiz bize verilmiş ortastik
başlangıçta nesillerdir çırpınan ruhların bileşkesi olarak..taşarak...yada
sanarak..
seni sende bulduğum o günü hatırlıyorum
ezeli dostum.sen tanımadığım değil yenilmediğimdin belki ama ben sana vu rul
dum.hayır bunu senin bildiğin gibi oynamıcaz,çünkü gerçekten çok
sıkılabilirim.neden bunu isteyesin ki?yoksa bilinmez şehrin de buralarda mı?ah
ayağına kum olduğum dönüp de yanına konduğum..aslına sorduğum...güzü
sonduğum.....işte sen bu yüzden beni bulduğun sera etkisinde sinek avladığım
dükkanıma geceyarısı gelen kafası yarıklardandın şüphesizki.gördüm.....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder