16 Eylül 2016 Cuma

tanrıyı arayan adam                                                                                                      bi dost

Bu gerçek bir hikayedir.
zaatiyeler medresesini senle ben kurutmuştuk.aslolan yorgunluğumuz değil korkumuzdu.tavan olarak taban olmuş bir ezintinin zangoçlarıydı a'nın büyüsündeki demir atlar.kangallar gibi enik,onlar gibi serindik.bulamadığımız genelerde sefil olmuştuk deli mabedlerimize akan suyun içinde.ışık ve karanlık o kadar belirsizdi ki kafamızı kaldırmamıza bile gerek yoktu.
kahrolup kan okuyorduk, damarlarımızın sertliğinde eriyor, nefsin seferinde hınç dolarken o dipsiz ve kadim çöl de;en iyi bildiğimiz şeyi yapıyorduk dönen metalçarkları terk ettiğimiz seferlerde donarken sen ile ben.en  iyi bildiğimiz şeydi dans.uçsuz ve bucaksız.
nadir mola veriyorduk.gerçekten yorulmuyordum.ve bir de susadığımı hatırlıyorum.en çok da ay altında yürümek ha diyince olamayacak türden güzel bir olumdu.gündüz denilen zaman ekseninde sessizliği dinlemek dolduruyordu derinlerimi.ve konuştuğumuz 3-5 kelimenin 7 oluşunu ve sonra 9 oluşunu kutlamalarımızın her biri enfes afford(gücüyetebilmeler)larla dolulu bir gökkuşağı yüzdürüyordu içime.çift sayılara geçince kapabiliteyi yitirmeyi de ayrı seviyordum.biz 2 ayrı hacimdik senle ama sen beni en ucca taşıyabilen en harika kaldıracımdın bu hayatta.bunun için karma'ya şükrediyordum.sen bunu bilmiyorsun.hiç de bilmemelisin aslınabakarsan.çünkü hazırdoğduğumuzu unuttuğumuz her a'n biz yeniden doğmalıyız seninle.o bunu istiyor.daha dallı ve daha budaklı.daha karışmış daha zor daha tek.daha bir.dahası hepsi.ve akan sıvılarımızın kimyasal reaksiyonlarını kamaşırken biz her a'n unutuyorduk hacmimizi derin buzullarımızda.
sen benim kutsanışımın sembolüsün.bunun yegane kanıtısın. iyiki de varsın.hakkında ve hatrında söyleyecek çiftlerce lafım ve sazım var olsa bile ben yine,her seferinde,nefesim yettiğince seni dinlemek için a'n ı yakacağım.
şimdi burda ezelden beridir konuştuğumuzu söyleyecek ve haklı olduğunu sana teslim etmem gerektiğini dillendireceğim de,sen,beni dinlemeyip ortada yanan ateşe bi odun atabilme ihtimalini hayatlandıracakken,tam o esnada,doğuş şarkımızı sonsuzluğa devam ettirenki resmimize bakarken o'nun gülümsemesini duyucam içimde.gülüşümde yüzüne günücek o'nun yankısı ve sonra beynine çarpıcak radyo dalgası.ve aramızda sonsuza kadar yol alıcak birbirine bakan iki ayna gibi.
varoluşumu ruhuna müjdelediğimde bende kendimi tamamlanmış hissedebildiğim anda süregelen elektronik transferlere bir sayaç konulursa bu makinanın da arıza vereceğini sana anlatırken buluyorum kendimi geceleri.sanırım her an daha çok düzeliyorum.bunu bizim için yapıcağım.ben senim.
ve dibbe kadar da sorsan verecek bir cevabım yok çünkü tıpkı senin gibi bende birşey bilmiyorum.bilsem söylermiydim bilmiyorum. önce labaraduvarımda biraz deneylerdim o'nu.inini cinini derinlerine sorardım.ah'ını aklınla çarpar gene duvara asardım. sonunda bakardım sanırım.evin yakınlarına gelmeni beklerdim.sen uyurken en tatlı yerinde ben girmek isterdim içeri.odanın tamamen rule-free(kuralsız) olmasını dilerdim.mmm.ruhunu avcumda durdurmak isterdim.en karanlığına girip oradakileri günışığına serpiştirirken bulurdum çünkü o'nu sonsuz aşkını.
bana fısıldarken ruh yoksulluğumuzu o an kıvraşırdı duyum kulaklarımda.ilk kavrulmaya dair bi hissiyat yokken,bu ikinci ve senelerce süreni oldukça güzel kavrulunduğu söylenebilinir.
enfes sesinde,derin nefsinde,sessiz telinde ah-ı en yüce notaların huysuz olanını seçtiğinde,sen ahval ve ahkamlar zılgıtında beni deştiğindeki a'n ları hatırlıyorum hala sevginde.
aramızdaki aşkın birbirinden bile habersizliği sakin ve durgun gemileri oynatırken buldururdu beni bana.ruhumun her hareketimde seni yakalaması aklımı çelendi en dorukta.filikaları bile unutturan deniz ufkunda sana vurduran kutsansı dalgaları sayan çocuklar kadar hür ve demirsiz,çoğu zamanlar çıldırtayısa unuttuğum gelecek zaman ekinin şimdikiyle eşleşmesi gibi kusursuz ve kadim.her seferinde tekrar hata yapmayı istemenin fikirsel sonsuzluğu ve üzengimin çekicimde bulduğu titreşim kadar velevim senin huzurunda.bunu zirilyarlarda bulmanın as-i fıkrasında, a bendinde , en başında yazdığı gibi, sadece sen bana lazım olan'ın hüzmesinde varolmanın aşkını duyumsadığım.yaratılanlarla bir'im ama aslında bir bile diğilim bendenizde.aslında sonsuzum.kendime bile sahip olamamışken, sana sahip olabilmek en güzel senaryoda bile yaşanamayacak kadar fazlaydı.birer ayakta yürüyen memeli olarak bizler,var olarak buna katıldığımız paylaşımda, bu yeşil-mavi yuvarlak üstünde, bunu hakedebilecek pek birşey yapamayız.bunun büyüklüğü senelerimizi aşar,ve ruhküremizle çarpılır.parmaklıklarımızdan görülen siyahi günışığını biraz aydınlatabilmek için nice fantaziler denenmiştir bu açıklıklarda.lakin ve lakit eskaza devrilmiş mezar taşlarında hep aynı şey yazar.iki ve bir satır.bedenindeki altın orantıyı yakalayan rakamlar gurubundan..
sekizler çizerek yüzmeyi öğrendiğim surlarında, defter-i adalet dergahında, bitirebildiğim bikaç cild kitapta da aradığım üzere notaların benzerliğinin hipotalamus bezinde buluşması gibi nacizane ve şişhane.her adımda yeni bir ses.faerklı tonajlarda enerjiler.açılarda tekbirler.aslolan feslerimizde saklanmış dehlizlere suyu ulaştırmak.hakkaniyetini sesli ve dokulu bi şekilde yaşayabileceğin tek sarnıcın başında duran adamım ben.elimde ikea çantası.
huzuru dörtgen hacimlerde bulduğu sananın oğlu-kızı!sınıra oradan başlarken düşünmediğini biliyorum.o yüzden bu satırları dinliyorsun.ama yanlızlık sende değil.yanlızlık tanrıdadır.bunu kendi söylemez ama sana tattırır.
her seferinde ve her derecede hafız  olabilirsek; bizi bulacaktır.aslında literally biz onu bulacağız.doğduğumuz an ondan uzaklaşırız.ve son nefese kadar da onu özleriz.o olacağımız anları yaşarken vaadederiz.bunun için bir kitaba ihtiyacımız da yok.metal yerlerine su değdirirsen elektriği iletirsin.*
*elektrik:yaşam boyu süzgecimize takılan her data yı simgeler.bu datalardan güzelleriyle yola çıkanlar, naim olurlar.herşeye kadir ve herşeye ait olurlar.seslerinde nur olur ve bakışları doyurur.dokunuşları yok eder..sevişleri unutturur.a'n ı büyülerler ve serzenişte bile düşündürürler.
ak ile yola çıkan demirdaşlar ile kavram kavgasına uğraşan olmamış insanlarla bir dalaşımız olsa da, evimizi onların antisini yaratmak için tesis etmenin dayanılmaz gururunu yaşatanlara ilgi duyuyorum.

bunun örnekleri nicedir.ve fii ce de de olduğu gibi biri çıkacak ve herkesi susturacaktır.bile bile lades diyen zatallerin biri olmak nefes alıcı ve hayır dölleyici.gerisi sana kalmış...   .      .

10 Mart 2015 Salı

bir nisan


An; ezellerimde buluşuyorum seninle.hem korkutuyorsun beni hem dayanılmaz bi merak salarak içime.akıyor sonsuz zehirin ahiret-i devran rüyamıza.bal yanaklarını son kez severken,ruhum armut ağaçları gibi sarkıyor eşine.nur oluyorum seninle,sen uyurken bile.bakmayışların beni korkutsa da seninle birlikte o yolu yürüyorum soğuk efkarlarda.off. sevgim sana akarken ses çıkarmıştır eminim.o derece yoğun senin sevgin içimde.şu an kıyamet kopsa; durdururum..
yaprak sesleri duyuyorum.hastane koridoru değil ama yaprak sesleri kulağımda.sen benden giderken bile gidişini seviyorum.bu bayramı seninle kutluyor, ruhumu sana gönderiyorum.sanki seninki azalıyormuş gibi..delilik...nöronlarım senin için çırpınıyor.tırmandığımız ağaçları hatırlıyip, dal oluyorum bastığın..zar oluyorum yardığım.yardım.et.tanrım..


12 Ocak 2015 Pazartesi

araz

onu bunu bırakta buralar destan olmuşlarcasına kara güller durağı.şevkalade canan'ım surlarının efendisinden kölesine,mazbut bir efsun koyarken yol her ikimizede gizli gizli, damarlarcasınca sanelerde; tozan ormanlarında bir gıptegüp fermanında bulmuş rakun sazlığındanbaşka.ama paranormallerinde sen yazdın bunu.bellerinden ince kap kacaklarıyla enfirik figanlara dönüştü bastıbacak cığlığın.ve sen su hüzmelerinde o'nu görmedinmi?
sarıkamış düzlüğü isabet etmiş olacak ki sen bile antisosyorik gözlemlerince duysan yinede temizce dolanamayacaksın!bu bahşedilen en denizenazır hakikat olacak tabağına.ve sen kıymet bilipte banasormaz yeminlerinde herseferinde hadımedeceksin seferilerini.doğal kaynaklarında birebir sandalye kovaladığın dostların enfes sevdirimlerinin başlıca temennisi olacaklar.ve gururla fırlattığında roketini,bil ki artık serzenişte olmayacaksın.
bahşedilen su,akıttıklarından tozolmuş bayramafıyetlerınde bıle sana bal olmayacak.ve sabırla derman olman hiçbir halta yaramayacak..
ama sen..bir gülü her yaprağında goncagül kebabına sararsan, ne abaküs ne diferansiyel önünde durabilirse sen yinede Potsdam ı anabilirmisin?
serdengeçipbindiğimiz o atı kulvarında yanlız bırakanların selim olduğu ateşkeslerimizde yapmadıkmı bu tayı seninle?
bir uyarı atışıydı seninki babanın damarlarında kalan uğrak bir fidanı dilegetiren en orta çocuğu açlıktan kıyılara mı susardı?
yazın en sıcak gününde başettiğimiz gözler dolusu kuruntuların en mabet sokağında kaldırıma nazır buldum yoncanı.ve seni santimlerce sigara böreğine çalakaşık sardım.tekrarında sansürlerin olmadığı rızalarının yadsınmasına deliren bir köy muhtarı narasında kaldırdım duvağını perçinlerime..ve sen yine yokta kaldın en afilli yoklamalarda..

17 Aralık 2014 Çarşamba

teras



        SEN ilk sevgilim en sevdiğim üstünde üstün olmadan, kabuklarımı deldiğim kutsalım.özledim.
dostsuz bulduğum dostla dolduğum gride yeşili bulduğum; aslına bakarsan bir yudumda yuttuğum,.tokoğlu tokum!az da olsa medite olduğum beni benle bulduğum sessiz oğlum irlandalı torunum..ALT+J
       BANA bir dünya dolusu adam ve kadın bağışlayan 3 kabin ve toplam 60 tane metre karede geçti bi ömür dolusu öpücük.sevdiğim bütün notaları bastım klarnetimde geceleri verilen resitallerimde.unutamam duvarlarına çizdiğimiz resimleri birlikte.çılgın keyiflerimizi eşsiz tecrübelerimizi unutamam.mahallemin şensuratlısı ve kapımın aşk'ı igor u da unutamam.ve köşedeki poğaçağacının müthiş lezzetini dilimden atamam.geceleri karşımda toplanan gençliğin resitalini bize biz bile veremem şuan..çok özlüyorum seni.bilemezsin...
      3 BLOK ötedeki dostumu beyin dalgasıyla uyandıran ben, bugün seni bile enerjimde boyayamam.evet aramıza yaklaşık 2.770km girdi ama aklımda milimetrelerin bile az değerde.çünkü kendimi dövmelerim hala bedenimde dostum..ve sonsuza kadar kalacaklar inanırsan eğer.bigün seni geldiğin gibi bulacağım ta ki o gün sende bulunmak istersen..
      IŞIĞINDA kaybolacağım yine.bu sefer farklı bu sefer ilk olacak!ve sen aziz dostum sen o kara delikte kaybolmadan fotonlarımı parçalayacaksın!yap bunu!çünkü ağır eleştirilerimin bir gün son bulması için yine sana ihtiyacım var.hemde en çok güzel güzlerimizin gönül eğriliklerinde buluşmamıza..senden vaz geç mi yo-rum!
      EVET seni bırakan bendim..o uçağa bindiğimde aklımda tek soru vardı ikiye yer yoktu..ama seni kalbime doğurdum.böylesi daha güzel böylesi daha akıcı.akmayı severim bilirsin..oh be dostum..özlemişim sesini.ne güzeldi verandanda tembellik..ne güzeldi yağmurun çıldırışı, ne güzeldi güvercinlerin sığınışı,onlarla paylaştığım yemeğim ve şarabım.ne güzeldi beyaz ve ne güzeldi kara..ne güzeldi deniz...

8 Aralık 2014 Pazartesi

bugün salı
ve bugün yine tartarlardan medef uman ben, başıma çöreklenen ardıçağacı gibi bir kelimenin ahenksel karmaşasını deri miğferimde incelerken buluyorum kendimi.hiç uyumamışım hiç uyanmamışım gibi sonsuz uykusuzluk uykusunda yerimi kuzeydoğu 52'30''2 seyir ederken kanserden ölüyorum ve yok oluyorum düşüşümde senin karlarında.hiç köpek evcilleştiren bir adam görmeden gidiyorum bu dünyadan.iriyarılar karanlıkta esir almış çöküşyüzümü.ve ben ahenginde resim buluyorum.ve sen susup dinliyceksin çünkü vakti zamanında seni dinledim bu denizaşırı yolculuğumuzda havuzdan çıkmayan şımarık ördek yavrularıyken benle sen.
ahırtaşlarında adım yazılı.ben ne reden geldiğini binbir celsede bitürlü bilemediğin o nun seniyim.başkalaşımın başıraklarında yazılsal tenissellerle geçen hasssasiyetin temsiliydi hani beni teselli ettiğin ehilkeyifleri?ben sonuç bulamadım hiçbir ritüelinde.
senin için hiçbirşey yapmadım evet tutki senin benim için yapmadığın kadar?ama ne var ki görünüşümü dönüşüme fırlattığımda yine senin koşan bileklerini görüyorum masanın üstüne sıkıcasıya tutunabilmiş.ben o kadar yapamazdım diyorum içimden senin artık realitenin olmadığı bu dünyada.ikili düşüncelerim sonsuzla kartezyen çarpıldığında bende orada hemen başucunda duruyordum...hatırladınmı?
ben hatırlıyorum çığlıklar atarken sen kocaman dalgalar kıyıya vuruyorlardı içimde dipsiz ve engiz.yapamazdım artık sensiz ve bensiz rüyalarını yoketmeye gelen zebellahruhlu içkıyametsi sesim.bundan gayrı bensiz salisen olmayacak geridönüşüm kutusuz bilgisayar.
uzunsal borçlarımı yazdığım kağıdı dışarıda bıraktığımı düşünürken,sesini bulduğum notalardan gayrı bahrilerine sahipolunamıyacağını telaffuz ediyorum.evet gerçekten dinlenmeliyim dediğim her an dinlenmeyi unutmayı başlasan iyi edersinli aparkatları yüzümde vurur oluyorum.şair burda ne demiş'i şimdi daha iyi anlıyorjum.
şair burda kaç kere bişey demiş daha doğru ama.silipsala yazılan satırlar ve kelimeler ne arabirleşse ortaya çıkan o kokudan korkup geri kaçan bir yoyo görüyorum vatikanda.kulağımda çok yenisel ezgilerin çığlığı ordan uzaklaşıyoruz.ve bianda köşenin biriyle karşılaşıyorum ama nasıl tam dead corner hani başka geçiş şansım yokmuştan farksız,oralarda durakalmalarıma çok seviniyorum.demekki hala yaşıyorum.
demekki surlar hala çalışıyor ve ırmaklar bu bahar da taşıp kuduracak.kuzular bi garip meliycek ve ezanlar artık duyulmuyacak.no necessarity for reminder.it only confuses your brain volume and hysteria abort the flight.flexxibilty is way more progressive, neandertal and sapiens a bit too.but what next???seriously?did you ever imagined about further evolution of human spicy:)especially philosophy of understandin life a birth complexcity talking about one fuckn volume which is fundamental and verticallerly in same line.same approach and same culture behind it.just ever imagine of percentage rise.?!?!=?!=%10
we fuckn now more percentage is real and we can obtain it as well.hey.its possible.im telling you..there are lots of fuckn things had been told to you as wrong.totally opposite of reality.to unfocus yourself from distance and put their fuckn trojan inside of your solidarity.which will be your end,but in some occasions some awaken people can define and hit back against this attacky attitude.hit for real please and hit with anorms.so WE can obtain a bit moooore energy to produce lower approach between my east and west.total awakeness will be an harmoy of 2 different cultures.1 is the manager and other one is slave.luckily we have "pilot" cultures for this example.it has and will be following in same letters my friend,because it is top secret above the uthopediacal closeups.which is historical amorphs designed by hellenistic swimming race.where is my redheaded irish?

7 Aralık 2014 Pazar

ergonomiksel kaymalarımın derin zeminindeki golf turnuvalarım tam hızıyla devam ederken ben yine seyir esnasında camı açan kozmonottan farksız,erişteleri gökyüzüne iliştiriyordum.feodal olarak nasıl güneşter isem sazlıksal olarak da bir o kadar antidinamik ve çakırfeyz olmaktan kendimi alıkoyamıyor,güneşe sırtımı verip onu kaslarımda görmeyi kesinlikle denizde ,havada ve karada gerigönderimle besliyordum.halbuki zatallerimde demirlemiş suyu, tahliye etmede olan vezirkeyf halim beni sulak buluyordu.sana birşey diyim mi diye başlıyan sensenibillerden bıkmadan usanmadan seferilik ebekliyordum.gözsel temazda suskun bileklerin karasal iklimde fazsal derinliklerde yürüdüğünü gayetbittabi anladım ama,insanoğlunun ateş çabalanmalarının dejavusu ruhumda bir an bile sayılamıyordu.sudan dikeldiğim tam da şu an,bir büyücüden farksız kendimin kristal küresine bakarken buldum kendimi bu buzgibi soğuk kağıtta.
ama sandınmıki soğurmadan uyanacaktım kana kana içerken meyvelerinin suyunu,yanarak doyacaktım gürültüne bitmeztükenmezezginde?o anda tekrar serinledi içimiz bize verilmiş ortastik başlangıçta nesillerdir çırpınan ruhların bileşkesi olarak..taşarak...yada sanarak..


seni sende bulduğum o günü hatırlıyorum ezeli dostum.sen tanımadığım değil yenilmediğimdin belki ama ben sana vu rul dum.hayır bunu senin bildiğin gibi oynamıcaz,çünkü gerçekten çok sıkılabilirim.neden bunu isteyesin ki?yoksa bilinmez şehrin de buralarda mı?ah ayağına kum olduğum dönüp de yanına konduğum..aslına sorduğum...güzü sonduğum.....işte sen bu yüzden beni bulduğun sera etkisinde sinek avladığım dükkanıma geceyarısı gelen kafası yarıklardandın şüphesizki.gördüm.....



3 Aralık 2014 Çarşamba

where you love?


saat 03.16


.rüzgar sancaklarımı yelpazesinde üfürüyor..sana dolduğum özgürlüğümle havaya fişek oluyor yarasaların göreninden ölüyorum.bu terslik ziyademde ıhlamur olurken,sen feslerininrengine azam ve muallak oluyorsun.sesimde evin olurken eşinde mendilin var..düşünemediğimgecelerinsırrındasın sen yine herkesten öte herkesten bencil.çözemediğim kalemderlerin evsiz satırlarında kahr-ı ziya oluyor,sefilliğimden yüzümü sana bakamıyorum.ey ademoğlununoğlu...sen peşinden gidemediğim yolumsun.sen ardına 3kulvel1elham okuduğumda nefer-i alemim oluyorsun.şimdi ve gelecekte..burda ve orda..sende ve bende..herşeyde...